Sayfalar

16 Temmuz 2013 Salı

MİTOLOJİDE İSTANBUL BOĞAZI


        İstanbul Boğazı ya da antik çağdaki adıyla Bosporus için en önemli mitolojik efsane, bizzat Bosporus adıyla ilgilidir. Bu efsaneye göre Baş Tanrı olan Zeus, Argos kenti kralı Inakhos'un mavi gözlü kızı Io'ya aşık olur. Io ile buluşmak için, Olympos dağındaki sarayından aşağıya iner. Ancak, Zeus ne kadar çapkınsa, karısı Hera da o ölçüde kıskançtır. Bu ilişkiyi fark eder ve o da kıskançlık ateşiyle Olympos'tan inerek Zeus'un peşine düşer. Ancak Zeus karısının kendisini aramak üzere yeryüzüne indiğini anlar ve Io'yu ondan gizlemek için, ineğe dönüştürür. Ancak, inek o kadar güzeldir ki, Hera, ona hayran olur ve şüphelenir. Zeus'tan ineği ister. Zeus, onun büsbütün şüphelenmesini engellemek için, ineği verir. Hera, ineği alır ve Argus'u onun başına bekçi koyar. Argus adlı çobanın özelliği, hiç uyumamasıdır. Arkasında bile gözü vardır ve ineği arkasında iken bile görür. Çünkü kafasında çelenk gibi dizilmiş gözleri vardır. Güneş battığı zaman bu gözlerden bazılarını kapayıp, onlarla uyumaktadır. Gündüzleri ineği çayırda otlatıp, geceleri de tamamen kapalı bir ahıra koyup, kapısında nöbet bekler. Ancak Zeus, her ne kadar ineği kendi vermiş olsa da, zavallı Io'nun çektiklerine dayanamaz. Oğlu ve habercisi Hermes'i çağırarak ona inek haline sokmuş olduğu Io'yu kurtarması buyruğunu verir.

        Hermes, yüz gözlü çoban Argus'un elinden Io'yu kurtarmak için bir plan yapar. Yüz gözlü Argus'u uyutmak için uyku tanrısı Hypnos'tan yardım istemeyi düşünür. Hypnos, güneş ışıklarının girmediği, karanlık loş bir sarayda sessizlik içinde oturmaktadır. Yatağının üzerinde haşhaş çiçekleri bulunmaktadır. Haberci tanrı Hermes, ayağına tezdir, hızla ve sessizce saraydan içeri süzülerek, Hypnos'tan çiçeklerden vermesini ister. Hypnos, müthiş devleri bile uyutmaya yeteceğini söyleyerek, çiçeklerden bir avuç verir. Hermes, sevinçle saraydan çıkar ve ayaklarına kanatlarını takarak hızla Argus'un yakınlarına gelir, burada çoban kılığına girerek koyunlarını otlatmaya başlar. Argus'un yanına yaklaştığında ise haşhaş çiçeklerini kavalına doldurarak ona doğru üflemeye başlar. Argus, kaval sesi ve kokunun etkisiyle uyur.

        Io korkunç bekçi Argus'tan kurtulur kurtulmasına ama, Hera yine de onun peşini bırakmaz. İneğe büyük bir sinek musallat eder ve sinek Ioyu sürekli ısırır. Canı yanan hayvan da can havliyle kaçar. Önce Yunanistanın batı kısmında bulunan denize doğru koşar, bu denize verilen Ion denizi adı işte buradan gelir. Daha sonra Trakya'ya geçer. Bosporus'tan Asya'ya atlar. Bosporus adını buradan alır ki sığır geçidi demektir.

        Io'ya ne olduğunu sorarsanız, Anadolu yaylalarında durmadan koşar, Finike'ye varır. Buradan Mısır'a geçer. Zeus, Io'yu Nil Nehri kıyılarında yakalar, burada ona musallat olan sineği yok ederek onu yeniden mavi gözlü bir kıza yani eski haline dönüştürür.

        Mitolojik öykü burada da bitmez; Io'nun Keroessa adlı bir kız çocuğu olur. Keroessa'nın oğlu olan Megarakı Byzas, daha sonra şehri kurduğunda Haliç'e annesinin adından esinlenerek Keroessa yani Altın Boynuz adını koyar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.